ÖRENSEHiR KÖYÜ
  KAYSERi TARiHi
 
  
Kayseri Tarihi

 

İLK DEVİRLER

Kayseri çevresindeki en eski yerleşim alanı, şehrin 20 km kuzey doğusunda bulunan Kaniş Höyüğüdür. M.Ö. 2800 tarihinden Hellenistik Çağa kadar önemini koruyan merkezde, eski Tunç Devri, Asur Ticaret Kolonileri ve Hitit Çağları’na ait bir çok belge bulunmuştur.

Hititler’den sonra bölge Frig hakimiyetine geçmiş, daha ziyade Kızılırmak havzasında egemen olan frigler zamanında mazaka ön plana çıkmıştır. M.Ö 676 tarihinde Anadolu’ya gelen Kimmerler'in Kaniş ve Mazaka’yı tahrip ederek, Frig hakimiyetine son verdikleri tarihi kaynaklarda belirtilmektedir.

Kaniş’in önemini kaybetmesinden sonra, bölgenin kutsal dağı kabul edilen Argaios'un (Erciyes) kuzey eteğindeki Mazaka ön plana çıkmıştır. Kimmerler'in Asur ve Lidyalılar tarafından Anadolu’ dan atılmaları ile Mazaka, Lidya ve Med hakimiyetine girmiş ve devrin önemli ticaret merkezi olmuştur.

M.Ö 590 yılında Pers Kralı Kyros'un Lidya Kralı Krisos'u yenmesi ile bütün Anadolu ile birlikte Mazaka da Pers hakimiyetine girmiştir. İran'dan bölgeye göç eden halk, kendi ülkelerine benzettikleri  Argaios (Erciyes) ve çevresine yerleşmişlerdir.

KAPPADOKİA

KRALLIĞI

M.Ö 332 yıllarında Ariarathes I, ilk Kappadokia Kralı olarak bağımsızlığını ilan etmiştir. M.S 17 tarihine kadar 349 sene hüküm süren bu krallığın başkenti Mazaka iken, Ariarathes V zamanında şehrin adı Eusebia olarak değiştirilmiştir. M.Ö 8 yılı içinde tekrar bir değişiklik yapılarak, Roma İmparatoru Ceasar‘ın adına izafeten CEASAREA ismi verilmiştir. O günden beri, 2000 senedir Kayseri ismi ile anılmaktadır.

 

ROMA DÖNEMİ

M.S.193-211 tarihleri arasında şehir stadyumu yapılmış ve önemli Roma şehirlerinde olduğu gibi bir çok yarışmaların merkezi olmuştur. Şehir surları ise, Roma İmparatoru Gordianus III zamanında (M.S.241) yıllarında yaptırılmıştır. Dördüncü yüzyılın başlarında halk tamamen  Hıristiyanlaşmış ve Kayseri bu dinin ilmi merkezi haline gelmiştir.

Roma İmparatorluğunun Doğu ve Batı olarak ikiye bölünmesi ile, Kayseri doğuda kaldığı için Bizans Şehri olmuştur. Bizans zamanında Arap ve İran ordularının yaptığı İstanbul seferleri sırasında Kayseri defalarca işgal edilmiştir.

KAYSERİ'NİN

TÜRKLEŞMESİ

Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan‘ın 1071 tarihinde Malazgirt’te Bizans ordularını yenmesiyle Anadolu kapıları Türklere açıldı. Bu tarihten 15 sene sonra, 1085 yıllarında Kayseri’yi artık bir Türk ve Müslüman şehri olarak görmekteyiz. Müslüman Türklerin hakimiyetinde Kayseri’nin eski halkı olan Rum ve Ermeniler’in birer mahallede toplandıkları, Çarşı, Pazar ve ticarette yavaş yavaş hakimiyetlerini kaybettikleri görülmüştür.

Şehir, süratle yapılan Camii, Han, Medrese, Hamam ve Çeşmelerle kısa bir sürede tam bir İslam Şehri kimliği kazanmıştır. Bir müddet Danişmendliler’e merkez olan Kayseri özellikle Selçuklu Sultanı Uluğ Keykubad (1. Alaeddin Keykubad) zamanında Türkiye Selçuklu Devletinin Konya ve Sivas‘la beraber üç başşehrinden birisi olmuştur. Danişmendi ve Selçuklu yönetimleri zamanında yapılan görkemli yapıların en önemlileri olarak; Camii Kebir, Güllük Camii ve Hamamı, Hunat Külliyesi, Şifaiye – Gıyasiye Medresesi, Hacı Kılıç Külliyesi, Lala Muhlisiddin Camisi, Sahabiye Medresesi, Kale Surları ve Yoğunburç sayılabilir.

 MOĞOL HAKİMİYETİ

Selçuklu ordusunun 1243 tarihinde yapılan Kösedağ Meydan Savaşı ile Moğol ordusuna yenilmesi, Türk tarihinde bir dönüm noktası olmuş ve artık Anadolu’ da Moğol hakimiyeti başlamıştır.Gönderdikleri Valilerle Anadolu‘yu  denetleyen Moğollar, 150 sene müddetle Kayseri ve Anadolu’nun bütün maddi ve manevi kaynaklarını yağmalamışlardır. Moğol sömürüsü altında ezilen Selçuklu Devleti, bütün gücünü kaybetmiş ve II. Mesud‘dan sonra dağılarak, yerini beyliklere bırakmıştır. (1308).

OSMANLI DÖNEMİ

Fatih Sultan Mehmet zamanında, Gedik Ahmet Paşa tarafından Karamanoğulları Beyliği’ne son verilerek, Karaman,  Konya ve Kayseri Bölgeleri Osmanlı toprağına katıldı. (1474) Kayseri 1476‘dan itibaren Karaman eyaletine bağlı bir sancak merkezi oldu. 1839 tarihinde Bozok Eyaletinde, 1867 tarihinde de bağımsız sancak merkezi olarak Osmanlı idari taksimatında yerini aldı.

ikinci Dünya Savaşı Resimleri 
Kurtuluş Savaşı Dönemi

Kayseri ili, Milli Mücadele Dönemi’nde Develi’ye bağlı Taşçı (Bakırdağ) Bucağı dışında işgal görmemiştir. Fransızlar’ın koruması altındaki ayrılıkçı Ermeni’lerce gerçekleştirilen Bakırdağ işgali de bölgeyi etkileme olanağı bulmadan, kısa süre içinde son bulmuştur.

Mütareke’de Durum

Kayseri, Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı yenilgisini belgeleyen Mondros Mütarekesi (30 Ekim 1918) günlerinde, bağımsız bir sancak olarak yönetiliyordu ve doğrudan İstanbul’a bağlıydı.

Birinci Dünya Savaşı öncesinde birçok Orta Anadolu kentinden farklı olarak, canlı bir ekonomik yaşamı olan Kayseri, savaş içindeki Ermeni tehciri nedeniyle, bu özelliğini bir ölçüde yitirmişti.Çünkü, kentin ticari yaşamının gelişmesinde ve ileri düzeydeki zanaatçılıkta Ermenilerin büyük payı vardı. Hayvancılığa dayalı besin sanayinin doğması Kayseri’nin pastırmacılık ve sucukçulukta ün kazanması, büyük ölçüde Ermenilerin çabalarıyla olmuştu. Ermeniler ve kimi Rumlar, ayrıca sarraflıkla da uğraşıyorlardı.

Kayseri’de yerel ekonomik yaşamı denetleyen ve 30.000’i aşkın olan bu Ermeni nüfus, 1915’te Suriye’ye tehcir edilmiş, ancak, Mondros Mütarekesi ile kısa süre içinde yeniden Kayseri’ye dönmüştü. Nitekim, Kayseri’nin en büyük kazalarından Develi’nin savaş sonrasındaki nüfusu yarı yarıya Ermenilerden oluşuyordu.

Kayseri ve dolaylarının nüfus yapısını etkileyen bir başka gelişme’de, daha savaş yıllarında başlayan göçlerdi. Rus işgalleri 1915-1916 ‘da Doğu Anadolu içlerine doğru uzandığında işgal altına giren kent ve köylerin halkı yollara dökülmüş ve bunlardan bir bölümü Kayseri’ye gelmişti. Bunu, 1917 Sovyet Devrimi sonrasında, Kafkasya’dan göçen kimi toplulukların, örneğin Çerkez’lerin gelişi izlemişti. Kayseri yöresi, Mondros Mütarekesi sonrasında başlayan Fransız işgalleri döneminde üçüncü bir göçe tanık oldu. 1918 sonrasından başlayarak gelişen Adana ve Maraş işgalleri nedeniyle, yörenin halkı uğradığı baskılara dayanamayarak yollara düşmüş ve göç kervanları Kayseri’ye uzanmıştı.

Eylül 1919’da gelindiğinde Fransızlar, Çukurova’ya yerleşmiş. Urfa, Antep, ve Maraş’a girmiş, Kayseri’nin Develi Kazasının 20 km. yakınlarına dek ilerlemişlerdi. Zamantı suyunu sınır kabul ettiklerini duyuran Fransız işgal yetkilileri, bugün Develi’ye bağlı olan Bakırdağ Nahiyesini de denetimleri altına almışlardı. Adana’yı merkez edinen Fransız işgal komutanlığı, güçlerini fazla dağıtmamak için, direnişle karşılaşmadığı sürece, merkezden uzak bölgelere, asker göndermiyor; denetimi, işgal birlikleri içindeki Ermeni gönüllü taburlarıyla sağlamaya çalışıyordu. İşgal ettiği bu uzak kasabaların yönetimi de yörenin Ermeni ileri gelenlerine veriyordu. Bakırdağ (Rumlu) Nahiyesi’nde de bu tür bir uygulama yapan Fransızlar, Sarkis Efendi atlı bir Ermeniyi nahiye müdürlüğüne getirmişlerdi. Nahiye merkezi Bakırdağ’ın Kiske köyündeydi. Gerek nahiye merkezindeki, gerek çevre köylerdeki güvenliği de Ermeni Jandarmaları sağlıyordu.

İşgal Saldırısına Karşı Örgütlenme
4 Eylül 1919’da toplanan Sivas Kongresi günlerinde, Kayseri ve çevresindeki yabancı etkinlikleri de yoğunlaşmıştı. Gözlemci adı altında, Fransız kurullarının biri gidiyor biri geliyordu. Bu arada, ayrılıkçı Ermeni örgütlerinin yöneticileri neredeyse açıktan açığa çalışmaya başlamışlardı. Bunlardan biri de Ermeni Papazı Katagikos Efendi’ydi. Katagikos Efendi, Paris Konferansının bir Ermeni devleti kurulması yolunda attığı adımlara uygun olarak Kayseri’ye gelmiş ve burada Ermeni Fedekaran Cemiyetinin bir şubesini açmıştı. Daha sonra Develi’ye geçen Katogikos, buradaki Ermenilere konferanslar veriyor, Ermeni gençlerini örgütlemeye çalışıyordu. Nitekim,bu çalışmalar sonucunda Ermeni Fedekaran Cemiyeti, Develi’de bir kongre toplamış ve kongrede, kurulacak Ermeni devletine katılma kara almıştı.

 Bütün bu ayrılıkçı çabalar ve Fransızların Kayseri’yi de işgal altına alma hazırlıkları sonunda Kayseri eşrafını harekete geçirdi : Eylül 1919 sonunda, Sivas Kongresi’nin aldığı karar gereğince, Kayseri ve kazalarında Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti şubeleri kurulmaya başlandı. Bunlardan en önemlisi Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti idi. Kasabanın tüm yerel yöneticilerinin etkin desteğini kazanan Develi Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti şubesi kısa süre içinde hızla güçlendi. Hacı Zetzade Osman Efendi’nin yönetimindeki örgütün öbür yöneticileri şunlardı.. Belediye Başkanı Kamberli Osman Bey, Ali Efendizade Osman Bey, Mavizade Nazmi Bey, Zileli Hocazade Tevfik Bey, Refi Memuru Vehbi Bey ve Caferzade Abdullah Efendi.

Develi’nin Kuvay-ı Milliye Üssü Olması
 Develi’deki Müdafaa-i Hukuk örgütlenmesine, Sivas Heyet-i Temsiliyesi de büyük önem veriyordu. Develi, Fransız işgal bölgesinin sınırında idi. Buradaki örgütlenmenin güçlü bir biçimde ele alınması, hem Fransız’ların yeni bir atılımını önleyebilir, hem de buradan Çukurova’ya Kuvay-ı Milliye eylemleri düzenlenebilirdi.

 Bu amaçla çalışmalara başlayan, Mustafa Kemal başkanlığındaki Sivas Heyet-i Temsiliyesi, Kayseri’ye Develi gelenlerinden birkaç kişiyi Sivas’a çağırtarak konuya ilişkin görüşlerini aldı. Kuvay-ı Milliye yöneticilerinden Kılıç Ali Bey, Heyet-i Temsiliye adına Develi’ye gönderildi ve kasaba halkının direniş konusundaki tutumunu ve bölgedeki koşulları incelemekle görevlendirildi.

 Ön hazırlıkların Ekim 1919’da tamamlanmasından sonra, Develi Belediye Başkanı Kamberli Osman Bey, Sivas’tan Mustafa Kemal imzalı bir mektup aldı, 2 Aralık 1919 tarihini taşıyan ve “çok gizli” kaydı düşülen mektupta şunlar yazılıydı :

 
“Everek (Develi) Belediye Başkanlığı’na

 Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi, Kilikya Kuvay-ı Milliye Komutanlığı’na Binbaşı Kemal Bey’i yardımcılığına da Yüzbaşı Osman Bey’i atamıştır. Ulusal görevleri sırasında Kemal “Kozanoğlu Doğan Bey”, Osman Bey de “Aydınoğlu Tufan Bey” takma adlarını taşıyacaklardır. Kendilerine, görevleriyle ilgili olarak, her türlü yardımı yapmanızı ve dayanışma içinde olmanızı önemle rica ederiz..”

 Kayseri dönüşünde, Doğan ve Tufan Beylerin yaptığı ilk iş, Develi’deki yerel Kuvay-ı Milliye yönetimini oluşturmak oldu. Bu yönetici kurulda, kendileri de birer takma ad edinen Belediye Başkanı Osman Bey (Özdemiroğlu Yaşar Bey) Yedek subay Tıraşzade Osman Bey (Coşkun Osman Bey), Yedek subay Veli (Çakıroğlu) Bey (Cian Bey), Yedek subay Hadi Bey (Erdoğan Bey) Yedek subay Niğdeli Enver Bey (Abbas Bey) yer alıyorlardı.

 Yapılan işbölümü gereğince, ilk harekete geçen Yüzbaşı Tufan Bey oldu. Ocak 1920’de Develi’den ayrılan tufan Bey, yanındaki beş kişiyle birlikte, gizli örgütlenme çalışması yürüteceği Göksun çevresine gitti.

Bakırdağ’ın Alınması

Develi Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti şubesinin etki çabasıyla, kısa süre içinde Kuvay-ı Milliye’nin hemen tüm gereksinimleri karşılanmıştı. Ancak, Binbaşı Doğan Bey’in buyruğunda tek bir düzenli birlik askeri yoktu. Doğan Bey, hiçbir savaşım deneyi olmayan gönüllülerle bir harekata girişmek istemiyor, Sivas Heyet-i Temsiliyesinin gönderdiği düzenli güçleri bekliyordu. Ayrılıkçı Ermenilerin yoğunlaşan baskıları nedeniyle bulunan Develi Müdafaa-i Hukuk Yönetimi ise, daha fazla beklemekten yana değildi. Bu nedenle Binbaşı Doğan Bey’le yerel yönetimler arasında, yer yer çatışmaya varan anlaşmazlıklar çıkıyordu.

 

Sonunda, Develi ileri gelenleri, 4 Şubat 1920’de Binbaşı Doğan Bey’e bir haber yollayarak, aralarında bir “Kuvay-ı Milliye Komuta Kurulu” oluşturdukları ve askeri harekatı kendi başlarına gerçekleştireceklerini duyurdular.

 Mart 1920 başlarında da, ilk Develi Kuvay-ı Milliye çetesi Belediye Başkanı Kamberli Osman Bey’in yönetiminde, Ayvazhacı köyüne doğru yola çıktı. Doğan Bey, Osman Bey’in hareketine, Develi’deki asıl güçlere dokunmaması ve yalnızca öncülük görevi yapması koşuluyla izin vermişti. Bu nedenle, Kamberli Osman Bey’in yanında yalnızca beş kişi vardı.


Ayvazhacı’ya böylesine küçük bir birlikle giren Osman Bey, köy köy dolaşarak Punku’ya gelinceye dek, 200’ü aşkın gönüllü toplamış, Punku’dan katılanlarla birlikte, bu göç, 250 kişiye ulaşmıştı.. Köylerden katılanların donanımı için gerekli silah ve cephane de Develi’den getirilmişti.

 Osman Bey, Punku’dan ayrıdıktan birkaç gün sonra, bir gece yarısı Bakırdağ nahiye örgütünün bulunduğu Kiske Köyü’ne baskın yaptı. Ermeni Nahiye Müdürü Sarkis Efendi ve Jandarmalar böyle bir baskını beklemiyorlardı. Apansız yakalanarak evlerden birine kapatıldılar. Ermenilerin elindeki karakolda da çok sayıda silah ve cephane ele geçirildi.

 Kiske Köyünün Kuvay-ı Milliye eline geçtiğini öğrenen çevre köylerdeki çok sayıdaki insan, aynı gün Kiske’ye geldi. Bu durumdan yararlanarak köy meydanında bir tören düzenleyen Osman Bey, toplanan köylülere Kuva-yı Milliye hareketinin amaçlarını anlattı ve Fransızlar’la, ayrılıkçı Ermenilerin elindeki öbür kent ve köylerin de kurtarılacağına ilişkin söz verdi.

 Törenden sonra, Osman Bey’in Kuvay-ı Milliyesi yeni katılanlarla birlikte 600 kişiye yükseldi.

 Bakırdağ Nahiye Müdürünü Develi>‘ye götürüp teslim eden Osman Bey Kuvay-ı Milliyesi, yeniden işgal bölgesine girdi ve 10 Mart 1920’de, Feke kasabası önüne geldi. Elinin altındaki güçle kasabayı kuşatan Osman Bey, işgalci yöneticilere teslim olmaları için kısa bir süre tanıdı. Kasabanın Ermeni ve Fransız yöneticileri, sürenin bitmesine yakın teslim olmayınca, silahlı adamlarıyla birlikte Feke’ye girdi. Kendilerini savunacak güçten yoksun olan işgalciler, teslim olmak zorunda kaldılar.

 Kamberzade Osman Bey Müfreze!sinin eylemleri Feke baskınıyla da durmadı : Bu Kuvay-ı Milliye çetesi, gerek Kozan’ın gerek Haçin’in (Saimbeyli) alınışında önemli bir rol oynadı.

Rumların Tutumu ve Kayseri Kilise Kongresi

Milli Mücadele sürecine bakıldığında, Anadolu’nun öbür bölgelerinde yaşayan Rum azınlıkların, Ege ve kimi Karadeniz kasabalarında yaşayanlardan farklı bir tutum takındıkları görülür. Bu bölgelerde yaşayan Rumlar, bazı ayrılıkçı örgütler bir yana bırakılırsa, Türklere düşmanca davranmamışlardır. Ege ve Karadeniz kasabalarında ise, Rum nüfusun ayrılıkçı eylemlere yer yer kitlesel olarak ta katıldığı görülmüştür.

 Kayseri Rumları!nın bu konudaki tutumunun daha belirgin bir örneği ise, Kayseri’de, Zincirdere Manastırında toplanan Anadolu Türk Ortodoksları Kilise Kongresidir. Temmuz 1922’de toplanan ve yalnızca Kayseri’li Rumların değil, Anadolunun hemen hemen her yöresinden Ortodoksların katıldığı bu kongrenin öncülüğünü Kayseri Rum Metropoliti Meletyus Efendi ve daha sonra Eskişehir Milletvekilliğini de yapan İstamat Zihni (Öz-damar) Bey yapıyorlardı.

 Büyük Taarruz’un hemen öncesinde toplanan Kayseri Kilise Kongresinin aldığı en önemli karar, Fener Rum Patrikhanesi ile bütün ilişkisini kesmek ve başında Patrik Eftim Efendi’nin bulunduğu bağımsız Türk Ortodoks Kilisesi’ne bağlılığını açıklamak oldu. Kongre kararlarında, Anadolu Ortodokslarının Milli Mücadeleyi bütün gücüyle desteklediği ve Ankara’daki Büyük Milli Meclisinden başka bir siyasal gücü tanımadığı belirtiyor. Kilise Kongresinin bu kararları, o sırada Kayseri’de yayınlanan ve Türk-Rum dostluğunu savunan Anadolu’da Ortodokslu Sadası adlı gazetede de yayınlandı ve büyük etki yarattı. Rum aydınlarınca yayınlanan söz konusu gazetenin sahibi yine İstamat Zihni Bey idi.

Sakarya Savaşı ve Ankara’dan Kayseri’ye Göç

Milli Mücadele yıllarında Kayseri’nin tanık olduğu önemli olaylardan biri de, Yunan ordusunun Haymana’ya dek ilerlemesi üzerine, pek çok resmi dairenin Kayseri’ye taşınmasıdır. Temmuz 1921 sonlarında, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nce alınan bu karar gereğince, başta Maarif Vekaleti olmak üzere, birçok vekalet Kayseri’ye taşınmış ve orada hazırlanan binalara yerleştirilmişti. Hükümet, yalnızca resmi dairelerin değil, bütün Ankara halkının Kayseri’ye göçmesini kararlaştırdığı için bir kaç gün içinde halk Kırşehir üzerinden Kayseri’ye uzanan yola döküldü.

 Pek çok dairenin güvenlik gereği Kayseri’ye taşınmasına karşın, Büyük Millet Meclisi çalışmalarını yine de Ankara’da sürdürüyordu. Sonunda, 24 Temmuz 1921’de meclis kürsüsüne gelen Milli Müdafaa Vekili (Savunma Bakanı) Fevzi (Çakmak) Paşa gizli oturum istedi ve oturumda hükümet merkezinin Kayseri’ye taşınacağını açıkladı.

 Bu konuşma mecliste kısa bir kaynaşmaya yol açtıysa da, bir kaç milletvekilinin, özellikle Dersim milletvekili Diyap Ağa’nın Ankara’yı boşaltmamak kararlı tutum takınması üzerine, hükümetin isteğinden daha farklı bir karar alındı. Bu kararda şunlar belirtiliyordu.

 -Ankara’nın askeri açıdan önemli noktalarına şimdiden siperler kazılacak ve Ankara, asla savaşmadan teslim edilmeyecektir.

 -Hükümet ihtiyatı elden bırakmayacak, evrak ve ağırlığını şimdiden Kayseri’ye taşımakta serbesttir.

 Bu karar üzerine her iki hazırlığa başlandı. Hiç bir umut kalmazsa, Büyük Millet Meclisi’ninde Kayseri’ye gitmesi ve Kayseri Lisesi binasına taşınması öngörülmüştü.

 Kayseri’deki bu “ikinci başkent” havası, bir aydan fazla sürdü. Buna karşın meclis ve çok sayıda resmi daire Ankara’dan ayrılmadı. Sakarya savaşının Türk güçlerinin yenilgisiyle sonuçlanması üzerine bu girişimden vazgeçildi.

 

Kayseri, Cumhuriyetle birlikte 1924 Anayasası gereği vilayet oldu.

1924 Anayasası ile il statüsüne kavuşan Kayseri’nin 1928’de Merkez, İncesu, Bünyan, Develi ve Aziziye(Pınarbaşı) olmak üzere, 5 kazası (İlçe), 21 nahiyesi (bucak) ve 314 köyü vardı. Bugün ise Kayseri’nin; 16 ilçesi (Akkışla, Bünyan, Develi, Felahiye, Hacılar, İncesu, Kocasinan, Melikgazi, Özvatan, Pınarbaşı, Sarıoğlan, Sarız, Talas, Tomarza, Yahyalı ve Yeşilhisar), 68 belediyesi ve 406 köyü bulunmaktadır.

 1935 nüfus sayımında Ürgüp’ün Kayseri’ye bağlı olduğunu görmekteyiz. Ürgüp daha sonra, il olan Nevşehir’e bağlandı.

Cumhuriyetle birlikte Kayseri de sanayi, ticari, eğitim, kültür v.s konularda önemli gelişmeler olmuş ve bu gelişmeler günümüzde de artarak devam etmektedir. 

13 Ekim 1924 Mustafa Kemal ilk kez Kayseri’ye geldi.
1926 Bünyan’da halı ipliği fabrikası kuruldu.
06 Ekim 1926 Kayseri Uçak Montaj Fabrikası açıldı.
24 Nisan 1927 Kayseri Demiryolu istasyonu hizmete girdi.
29 Mayıs 1927 Ankara - Kayseri demiryolu açıldı.
1928 Bünyan Hidroelektrik santralı kuruldu.
01 Mart 1930 Kayseri Müzesi açıldı.
 1930 Kayseri-Sivas demiryolu bağlantısı sağlandı.
02 Eylül 1933 Ulukışla-Kayseri demiryolu açıldı.
1934 1933’te dokuma ünitesi eklenen Bünyan Halı İpliği Fabrikası Sümerbank’a devredilerek,Bünyan Yünlü Dokuma Fabrikası adını aldı.
16 Eylül 1935 Kayseri Bez Fabrikası kuruldu.
1938 Kayseri Halkevi Kütüphanesi hizmete girdi.
1940

Pazarören Köy Enstitüsü açıldı. Enstitü 1954’te Mimar Sinan İlköğretmen okuluna dönüştü.

1943 Kayseri Devlet Hastanesi kuruldu.
13 Şubat 1946 Sarız İlçe oldu.
1946 Sarız Belediyesi kuruldu.
1946 Belediye otobüsleri hizmete girdi.
1948 Yeşilhisar ilçe durumuna getirildi.
1949 Tomarza Belediyesi kuruldu.
1950 Kayseri Göğüs Hastalıkları Hastanesi açıldı.
1953 Kayseri Halkevi Kütüphanesi İl Halk Kütüphanesine dönüştü.
1953 Otomatik telefon santrali hizmete girdi.
1953 Tomarza ilçe oldu.
1954 Yahyalı ilçe oldu.
1954 Sarıoğlan Belediyesi kuruldu.
06 Kasım1955 Kayseri Şeker Fabrikası kuruldu.
1957 Felahiye ilçe merkezi oldu.
1960 Sarıoğlan ilçe durumuna getirildi.
28 Aralık 1960 Mehmet Göker kurucu meclis üyeliğine seçildi.
16 Aralık 1965 Yüksek İslam Enstitüsü açıldı.
1966 Kayseri spor kulübü kuruldu.
1967 Anadolu Fuarı acıldı.
1967 Devlet Su İşleri’nce Yeşilhisar’da Akköy Barajı kuruldu.
17 Eylül 1967

Sivasspor - Kayserispor maçında olay çıktı. 40 kişi yaşamını yitirdi. 300 kişide yaralandı.

1969 Kayseri Yem Fabrikası kuruldu.
1969 Kültepe merkezi ziyarete açıldı.
26 Haziran 1969 Kayseri Arkeoloji Müzesi hizmete girdi.
1970

Ankara Hacettepe Üniversitesine bağlı Gevher Nesibe Tıp Fakültesi açıldı.

1973

Hunat Hatun Medresesinde kurulan Etnoğrafya Müzesi ziyarete açıldı.

23 Ekim 1973 Kayseri Tarım sergisi açıldı.
18 Kasım1978 Kayseri Üniversitesi kuruldu.
15 Ekim 1981

Yavuz Altop, Feyzi Feyzioğlu Danışma Meclis üyeliklerine getirildi.

20 Temmuz1982

Kayseri Üniversitesi Erciyes Üniversitesine dönüştü.


 

Nüfus :

2000 Genel Nüfus Sayımı Sonuçlarına göre ilin nüfusu 1.060.432’dir. Nüfusun yüzde 69’u şehirde, yüzde 31’i köylerde yaşamaktadır.

İlin 16 ilçesi bulunmaktadır. İl merkezi büyükşehir statüsünde olup, 23 Temmuz 2004 tarihinde yürürlüğe giren 5216 sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanunu ile Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nin sınırları yeniden düzenlenmiştir. Daha önce 2 metropol ilçeden oluşan Kayseri Büyükşehir Belediyesi, yeni yasa ile 5 ilçe (Kocasinan, Melikgazi, Hacılar, İncesu ve Talas) ve 19 alt kademe belediyesinden oluşmaktadır. İl merkezi nüfusu 697.344 tür.

GRAFİK 3- KAYSERİ’DE ŞEHİR/KÖY NÜFUSU

İl nüfusunun (2000 Nüfus sayımına göre) ilçeler itibariyle dağılımı aşağıdaki tabloda verilmektedir:

İl nüfusunun ilçeler itibariyle dağılımının grafiksel görünümü aşağıdaki gibidir.


 İl Yönetimi

İl yönetiminin başında Vali bulunmaktadır. Valilik'te 5 Vali Yardımcısı, İl Hukuk İşleri, Özel Kalem, Yazı İşleri, Mahalli İdareler, Basın-Halkla İlişkiler, İl İdare Kurulu ve İl Planlama ve Koordinasyon Müdürlükleri görev yapmaktadır. İlde çok sayıda kamu kuruluşu bulunmaktadır. Bunlar; Bakanlıkların ve merkezi kamu kuruluşlarının bölge ve il müdürlükleri ile şube müdürlükleri düzeyindeki taşra birimleridir. Kamu kuruluşlarının 68’ini belediyeler oluşturmaktadır. 

Yerel Yönetimler

İlin yerel yönetimleri, İl Özel İdaresi, belediyeler ve köylerdir. İlde; 1 büyükşehir, 16 ilçe ve 46 kasaba belediyesi ve 396 köy bulunmaktadır.

23 Temmuz 2004 tarihinde yürürlüğe giren 5216 sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanunu ile Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nin sınırları yeniden düzenlenmiştir. Daha önce 2 metropol ilçeden oluşan Kayseri Büyükşehir Belediyesi, yeni yasa ile 5 ilçe ve 19 alt kademe belediyesinden oluşmaktadır. Belediye ve köylerin ilçelere göre dağılımı aşağıda verilmektedir:

KAYSERİ NUFUS İDARİ YAPI / Nüfus

 

Toplam nüfusun yüzde 69'u kentsel alanlarda yaşamaktadır. Türkiye genelinde yüzde 65,01 olan şehirleşme oranı, İç Anadolu Bölgesi'nde yüzde 69,22'dir. Kayseri ili'nin oranı ülke ortalamasından yüksek, Bölge ortalaması ile aynıdır.

 

İlçe Adı   Toplam   Şehir   Köy Şehir-Köy Oranı (%) Yıllık Nüfus Artış Hızı Şehir (Binde) Yıllık Nüfus Artış Hızı Köy (Binde
Kocasinan 321.032 272.939 48.093 85-15 12.25 10.38
Melikgazi 311.322 263.453 47.869 85-15 35.71 55.95
Akkışla 9.864 3.265 6.599 33-67   4.89 -14.12
Bünyan 39.542 12.510 27.032 32-68 -8.74  -7.72
Develi 70.893 35.084 35.809 49-51  6.24 -10.72
Felahiye 16.650 6.015 10.635 36-64 -9.32  -4.46
Hacılar 20.896 19.655 1.241 94-08 17.29   9.10
İncesu 22.616 8.511 14.105 28-72  7.99   0.28
Özvatan 10.482 7.105 3.377 68-32 -8.03 -20.03
Pınarbaşı 35.388 12.075 23.313 35-65   6.07 -44.70
Sarıoğlan 27.801 5.245 22.556 19-81   7.44  -4.07
Sarız 14.596 4.404 10.192 30-70 -19.47 -33.11
Talas 55.509 34.879 20.630 63-37 27.15  -7.86
Tomarza 35.808 10.963 24.845 31-69  -3.35 -10.68
Yahyalı 43.203 22.665 20.538 52-48 10.52 -1409
Yeşilhisar 24.830 13.586 11.244 55-45 13.21 -10.77
TOPLAM 1.060.432 732.354 328.078 69-31 18.93  -3.01
 

            KAYSERİ





 

 
  Bügün 30636 ziyaretçi (73146 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol